Prijevod od "her şeyde" na Hrvatski


Kako koristiti "her şeyde" u rečenici:

Her şeyde gözü olanlar... kızları, şampanyayı, lüksü isteyenler... kalıcı olamaz.
A ljudi koji žele sve, cure, šampanjac, blještavilo, oni ne traju dugo.
Bu işlerde bu kadar zeki olup da... diğer her şeyde nasıl bu kadar aptal olabildin?
Kako možeš da budeš toliko pametna u tim stvarima? A tako glupa u toliko drugih?
Gazeteciler satışlarda, saç kesiminde ve genel olarak her şeyde... geri kalmak nasıl bir şey merak ediyorlar.
Štampu zanima kakav je osećaj biti nadmašen u prodaji, stilu, frizuri... i uopšte u svemu.
Doğru ama başınıza gelen her şeyde, bunun çoğuna sebep olan sevecen bir annenizin olduğunu düşünmek rahatlatıcı.
Istina, ali je lakše razmišljati... ma što da vas snađe, imate odanu majku, koja će to znati najbolje iskoristiti.
Yaptığım her şeyde parmağı vardır... ama bu mutfağa girmez.
Ona prati sve što ja radim... ali ne i u kuhinji.
Onların sanatı her şeyde işlemeyen bir şey olduğunu görmekti.
Njihova je umjetnost da pronađu nešto što nije posao.
Sırf yarışlar konusunda yanılması her şeyde yanılıyor demek değil.
I samo zato što griješi zbog natjecanja ne znači da je u krivu oko svega.
Ama pratikte her şeyde sorun çıktı.
Ali u praksi, sve je krenulo nizbrdo.
Rio'da yasa dışı her şeyde Reyes'in parmağı vardır.
Događa li se u Riju išta nezakonito, Reyes je upleten.
Siz her şeyde birbirinize katılır mısınız?
Ima li nešto oko čega se ikada slažete?
Her şeyde bir bulmaca görmeyi öğrenmenin.
Spoznaja da vidis zagonetku u svemu.
Sana ve Harrison'a önünüze çıkacak her şeyde şans diliyoruz.
Želimo tebi i Harrisonu sreću u čemu god da slijedi.
İnsanların, her şeyde olduğu gibi eğitimde de bir seçenekleri olmalı.
Ljudi će imati mogućnost izbora u obrazovanju, kao i svemu ostalom.
Binlerce yıl boyunca Valyria'lılar neredeyse her şeyde dünyanın en iyisiydi.
Tisućama godina Valyrijanci su bili najbolji u gotovo svemu.
Geldiğinden beri denediğin her şeyde başarısız oluyorsun.
Trudiš se i neuspjevaš od kada si se vratila.
Ne de olsa her şeyde olduğu gibi, dans konusunda da benden iyi.
Ples kao što je on sve radi. Bolje od mene.
Ben de çizmede ve zıplamada ve büyümede, neredeyse her şeyde en iyiyim.
Ja sam najbolji u crtanju i skakanju i izrastanju i skoro svemu.
Kusura bakma dostum ya, bu gece her şeyde bir komplo teorisi arar oldum.
Oprosti, čovječe. Ali, večeras je sve zavjera.
Sana göre sen her şeyde bir tanrıydın.
Ti misliš da si bio bog u svemu.
Yaptığın her şeyde bir pişmanlık var.
Žaljenje lebdi nad svim što radiš.
Ve söylememe izin verin, mısır her şeyde var.
Dopustite da vam kažem, kukuruz je sve.
Ve sonra yaşlandıklarında, gerçekten bir yaşam felsefesi geliştirmemiş olurlar, ama karar vermişlerdir, "Her şeyde başarılı oldum, ben ölmeyeceğim."
I kad ostare, zapravo ne razviju životnu filozofiju, ali odluče, "Bio sam uspješan u svemu, ja naprosto neću umrijeti."
Kendi benliğim ve hatalarımla, denediğim her şeyde daha iyisine çabaladım.
Kroz svoju vlastitu čovječnost i pogreške, pokušao sam biti bolji u svemu što sam probao.
Ve göreceğiniz herhangi bir yapı -- ister yolların uzunluğu olsun, isterse elektrik hatlarının uzunluğu -- göreceğiniz her şeyde aynı ölçek ekonomisini aynı şekilde görebilirsiniz.
I svaka infrastruktura koju gledate -- bilo da se radi o dužini cesta, dužini električnih linija -- sve što gledate ima istu ekonomiju obujma skaliranu na jednak način.
Ve aynı zihne dikkatli, yaratıcı doğal olmak ve yaptığımız her şeyde elimizden gelenin en iyisini yapmak için de güveniriz.
To je isti onaj um o kojem ovisimo kako bismo bili usredotočeni, kreativni, spontani i izrazili ono najbolje od sebe u svemu što radimo.
sayıca altedilmiş bulunuyoruz. İnsan DNA'mızın yanında dokunduğumuz her şeyde mikrobik DNA'mızın izlerini de bırakırız.
A ispada kako u dodatku tragovima naše ljudske DNA, također ostavljamo tragove naše mikrobijalne DNA na svemu što dotaknemo.
Hatta her şeyde kullanıyoruz. Skype'tan tutun da uzayda yaşam var mı ya kadar.
Koristimo ga za sve, od Skypea do potrage za izvanzemaljskim životom.
Böylece ben ne zaman yaratıcılığa baksam aynı zamanda onun hayattaki her şeyde baktığım çağrıştırmaları bastırmak için kullandığım bu duygu veya yetmezlik olduğunu düşünürüm.
Stoga, kada mislim o kreativnosti, mislim da se tu radi i o mojoj nemogućnosti potiskivanja raznih asocijacija vezanih uz gotovo sve u životu.
Şeker her şeyde var. Besin içeriklerini iyi biliyorum.
Šećera ima u svemu. Znam prednosti i nedostatke tih sastojaka.
Demek ki, flütten golf arabasına, oradan eşcinsel evliliği gibi hararetli tartışmalara konu olan her şeyde Aristo'nun dediği geçerli.
Dakle sa flautama, sa vozilima za golf, a čak i sa žestoko osporavanim pitanjem poput istospolnog braka, Aristotel je u pravu.
Ve cheesecake içersinde ve her çeşit tatlılarda, çikolatalı mus, tiramisu, vanilyalı puding gibi, süpermarkette soğutulmuş her şeyde, daha iyi görünmesi için jelatin bulunmaktadır.
I u kolaču od sira, te različitim slasticama kao što je mousse od čokolade, tiramisu i puding od vanilije, te sve što se hladi u supermarketu, nalazi se želatina kako bi što bolje izgledalo.
Her sene bu maddenin 20 milyar dolarlık üretimi yapılıyor, inşaat malzemelerinden, sörf tahtalarına, kahve bardaklarından, masa üstlerine kadar her şeyde kullanılıyor.
Svake se godine proizvede 20 milijardi dolara tog materijala u svemu, od građevinskih materijala, daski za surfanje, šalica za kavu do površina stolova.
O sırada Avimelekle ordusunun komutanı Fikol İbrahime, ‹‹Yaptığın her şeyde Tanrı seninle›› dediler,
U to vrijeme Abimelek - koga je pratio Fikol, zapovjednik njegove vojske - reče Abrahamu: "Bog je s tobom u svemu što radiš.
Ona bol bol verin, verirken yüreğinizde isteksizlik olmasın. Bundan ötürü Tanrınız RAB bütün işlerinizde ve el attığınız her şeyde sizi kutsayacaktır.
Daj mu rado, a ne da ti srce bude zlovoljno kad mu daješ, jer će te zbog toga blagoslivljati Jahve, Bog tvoj, u svakom poslu tvome i u svakom pothvatu ruku tvojih.
Öğle vakti körlerin karanlıkta el yordamıyla yürüdüğü gibi yürüyeceksiniz. Yaptığınız her şeyde başarısız olacak, sürekli sıkıştırılacak, yağmalanacaksınız. Sizi kurtaran olmayacak.
u po bijela dana tumarat ćeš kao što tumara slijepac po mraku; nećeš imati uspjeha u svojim pothvatima; sve vrijeme svoje bit ćeš izrabljivan i pljačkan, a neće biti nikoga da te spasi.
Yonatan babası Saula Davutu överek şunları söyledi: ‹‹Kral kulu Davuta haksızlık etmesin. Çünkü o sana hiç haksızlık etmedi ve yaptığı her şeyde sana büyük yararı dokundu.
Jonatan pohvali Davida svome ocu Šaulu i reče mu ovako: "Neka se kralj ne ogriješi o svoga slugu Davida jer se on nije ništa ogriješio o tebe; naprotiv, ono što je radio bilo je od velike koristi za tebe.
RAB üzerimize yıkım göndermekten caymadı. Çünkü Tanrımız RAB yaptığı her şeyde adildir. Bizse Onun sözüne kulak vermedik.
Jahve je bdio nad nesrećom, on je dovede na nas. Jer je pravedan Jahve, Bog naš, u svim djelima koja učini, a mi nismo slušali glas njegov.
Her şey Oğula bağımlı kılınınca, Oğul da her şeyi kendisine bağımlı kılan Tanrıya bağımlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey olsun.
I kad mu sve bude podloženo, tada će se i on sam, Sin, podložiti Onomu koji je njemu sve podložio da Bog bude sve u svemu.
İmanda, söz söylemekte, bilgide, her tür gayrette, bize beslediğiniz sevgide, her şeyde üstün olduğunuz gibi, bu hayırlı işte de üstün olmaya bakın.
Stoga kao što se u svemu odlikujete - u vjeri, i riječi, i spoznanju, i svakoj gorljivosti, i u ljubavi svojoj prema nama - odlikujte se i u ovoj darežljivosti.
Bedenin, yani kilisenin başı Odur. Her şeyde ilk yeri alsın diye başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan Odur.
On je Glava Tijela, Crkve; on je Početak, Prvorođenac od mrtvih, da u svemu bude Prvak.
1.786828994751s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?